Hz. Âişe (r.anhâ)’nın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Bir Yahudi vardı, Mekke’de otururdu. Resûlullâh (s.a.v) Hazretlerinin doğum gecesi Kureyş kavmine: “Hiç bu gece aranızda bir oğlan vücuda geldi mi?” diye sordu. “Bilmiyoruz” dediler. “Gidin, o halde görün. Bu ümmetin peygamberi bu gece doğdu. Arkasında alâmeti vardır” diye haber verdi. Gittiler, Kureyş tâifesi arasında soruşturdular. Onlar da haber verdiler ki: “Bu gece Abdullah’ın bir oğlu vücuda geldi. Gerçekten arkasında bir nişanı vardır” dediler. Yahudi gelip nübüvvet nişanını görünce aklı başından gidip düştü; “Hay, medet! Nübüvvet Benî İsrail’den gitti!” dedi.
Yahudi tâifesinin bu gibi şeylerden haber vermelerinin sebebi şudur ki, onların içinde âlimler çoktu ve kitaplarında Resûlullâh (s.a.v) Hazretlerinin geleceğini görmüşlerdi. Yıldızlar ilminde behre sahibi (pay sahibi) olanları da vardı. Geleceği zamanı, yıldız hesâbı ile bulmuşlardı. Zira Resûlullâh (s.a.v)’in doğumuna yıldızlar içinde kuvvetli delil vardır ve ehlince bilinmekteydi. Hattâ şimdiki zamanda da müneccimler, Resûlullâh (s.a.v)’in doğumuna işaret olan kırânın (iki gezegenin bir burçta(galaksi) birleşmesinin) filân yılında olduğuna dair geriye doğru takvimler tertip edip tarih yazarlar. O kırân meşhur bir kırândır ki, bütün dünyada olan hikmet ehlinin malûmudur.
(İmâm Kastalânî, Mevâhib-i Ledünniyye, c.1, s.52-53)
Mevlâna Takvimi