HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut ARSLAN, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Lütfi Elvan, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Jülide Sarıeroğlu, AK Parti Grup Başkanvekilleri Av. Özlem Zengin, Bülent Turan, Muhammet Emin Akbaşoğlu, Cahit Özkan ve diğer siyasi partilerin Grup Başkanvekillerine ülkemizi etkisi altına alan ve çok sayıda insanın ölümüne sebep olan Koronavirüs’le mücadele kapsamında hazırlanan “Yeni Koronavirüs Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun Teklifinde yer alan çalışma hayatıyla ilgili maddelere ilişkin görüşlerini içeren bir rapor gönderdi.
Arslan yaptığı
yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Ülkemizi ve
dünyayı etkisi altına alan KOVİD-19 salgınının önlenmesi ve etkilerinin
azaltılması amacıyla, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde devletimizin tüm
kurumları ile milletimiz omuz omuza büyük bir mücadele vermektedir.
Bu dönemde tüm
dünyaya örnek olan, tedbirleri alan, politikalar geliştiren başta Sayın
Cumhurbaşkanımızın şahsında Bakanlarımıza, kurum yöneticilerimize, sağlık
çalışanlarımıza, halkımızın ihtiyaçlarını karşılamak için emek sarf eden tüm
kamu ve özel sektör çalışanlarımıza saygı ve şükranlarımızı sunuyoruz.
Devletimiz
Koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında milletimize, işçilerimize ve
işverenlerimize yönelik gerekli ekonomik ve sosyal tedbirleri almakta,
destekler vermektedir. Bu kapsamda hazırlanan Kanun Tasarısında, KOVİD-19’un
etkilerinin en aza indirilmesi amacıyla çalışma hayatı başta olmak üzere birçok
alanda düzenlemelere yer verilen çalışmaya Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in
görüşlerini içeren bir raporu tarafınıza sunuyoruz.
Konfederasyonumuzun
sunduğu söz konusu raporda; Fesihlerin Yasaklanması Yönündeki Düzenleme, Fesih
Yasağı Uygulanan Dönemde Ücretsiz İzin Uygulamasına Gidilmesi, İşçilerin
Doğrudan Ücretsiz İzne Çıkarılması, Ücretsiz İzin Düzenlemesinin Çalışanlar
Arasında Eşitsizliğe Neden Olması, Fesih Yasağı Süresince Ödenmesi Öngörülen
Nakdi Destek Miktarı, Kısa Çalışma Ödeneğinden Yararlanan İşverenlerin İşçileri
Vergi ve Primlerden Muaf Tutmasını içeren görüş ve önerilerimiz yer almaktadır.
Açıklanan
kanun teklifinde Kısa Çalışma Ödeneğinin uygunluk tespiti beklenmeksizin
işverenin beyanı doğrultusunda gerçekleştirileceği belirtilmiştir. HAK-İŞ
olarak sunduğumuz raporda kısa çalışma ödeneğinin işlevsel hale getirilmesi
için uygunluk tespitinden vazgeçilmesi gerektiğini vurgulamıştık. Raporumuzda
belirttiğimiz bu görüşümüzün teklife yansımasını olumlu bulmaktayız.
Bununla
beraber kanun teklifinde kısa çalışma ödeneği şartlarının hafifletilmesi ile
ilgili bir hususa yer verilmemesi bir eksiklik olarak görülmektedir. Zor bir
süreçten geçerken işten çıkarmaların yasaklanmasını çok önemli bir adım olarak
görmekle birlikte, fesih süresinin üç aydan daha fazla olmasını, mümkünse yıl
bazında uygulanmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz.
HAK-İŞ olarak;
kısa çalışma ödeneğinden yararlanma koşullarının çalışanlar lehine
iyileştirilmesini ve fiilen çalışma olgusunun esas alındığı bir uygulama
yapılmasını talep ediyoruz. Fesih yasaklarına bağlanan sonuçlar bakımından kısa
çalışma ödeneğinin ıslah edilerek, başvuran bütün işletmelerin bu ödenekten
doğrudan doğruya faydalandırılması, işçiler bakımından asgari sigortalılık ve
prim ödeme gün sayılarına ilişkin şartların kaldırılması gerektiğine
inanıyoruz.
Kanun
tasarısında yer alan ücretsiz izin uygulaması her zaman ve her koşulda siyasi,
sendikal veya ekonomik nedenlerle kötüye kullanılabilecek bir durumdur. Bu
nedenle ücretsiz izin uygulamasından vazgeçilmesini ve tasarı metninden çıkarılmasını
talep ediyoruz.
Ücretsiz izin
uygulamasının tasarıda bu haliyle kalması halinde telafisi mümkün olmayan
mağduriyetlere neden olacağına inanıyoruz. Bu neden işverenlerin keyfi
uygulamalarını önleyecek kriterler getirilmesini hayati önemde görüyoruz.
Raporumuzda
belirttiğimiz üzere HAK-İŞ olarak, ücretsiz izin ve kısa çalışma ödeneği
rakamlarının denkleştirilmesini, ücretsiz izne ayrılan işçiler için kısa
çalışma ödeneğindeki gibi prime esas kazançlarının yüzde 60’ından az olmamak
üzere bir ödeme yapılmasını talep ediyoruz.
Ayrıca, KOVİD
-19 salgını süresince iyi niyetli işverenlerin teşvik edilmesi amacıyla kısa
çalışma ödeneği dışında işverenlerce işçilere sağlanacak menfaatlerin vergi ve
sigorta primlerinden muaf tutulmasını talep ediyoruz.
Bu çerçevede
Konfederasyonumuz görüşlerinin taslağın kanunlaşma sürecinde dikkate alınmasını
rica ediyoruz.”
Söz konusu rapor www.hakis.org.tr adresinde yer
almaktadır.
Torba kanun taslağında çalışma hayatına ilişkin değişiklik teklifleri incelendiğinde, söz konusu krizin çalışma hayatına ilişkin ekonomik sonuçlarının hemen hemen bütünüyle çalışanlarımıza aktarıldığı izlenimi doğmaktadır.
Bütün ülkeyi kapsayan ve etkileyen bir krizden kaynaklı ekonomik risklerin herkesin mali gücüne orantılı ve hakkaniyete uygun olarak paylaşılması gerekir. Bu çerçevede HAK-İŞ Konfederasyonu olarak görüşlerimiz şu şekildedir;
1. Fesihlerin Yasaklanması Yönündeki Düzenlemeyi Destekliyoruz;
Tasarının 4. maddesiyle, 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında olan veya olmayan her türlü işçinin iş sözleşmesinin, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay süreyle 25/2. bendinde gösterilen sebepler (ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller) dışında işveren tarafından feshedilmesi yasaklanmaktadır.
En kısa zamanda atlatmayı umduğumuz bu salgın nedeniyle geçici olarak ekonomik sıkıntıya giren işletmelerin, ilk tedbir olarak çalışanların iş akitlerinin feshi yoluna gittiği gerçeği dikkate alındığında, getirilen bu düzenleme yerindedir.
Bu anlamda, fesihlerin belirli bir süre için yasaklanması yönündeki düzenlemeyi olumlu karşılıyor ve destekliyoruz.
2. Fesih Yasağı Uygulanan Dönemde Ücretsiz İzin Uygulamasına Gidilmesi Kabul Edilemez.
Tasarıda fesih yasağının uygulandığı sürelerde işverenlere, işçileri ücretsiz izne çıkarma hakkı tanınmıştır.
Fesih yasağından amaç, iş ilişkisinin korunmasıdır. İş ilişkisinin devamında işçinin çıkarı, kendisinin ve ailesinin geçimini sağlayacak bir gelir güvencesine sahip olmasıdır.
Oysa getirilen düzenlemede, fesih yasağı karşısında işçinin işveren tarafından ücretsiz izne çıkartılması öngörülmektedir. Söz konusu fesih yasağı işverene herhangi bir ekonomik yük getirmemekte, gerçekten fesih niyeti olan işverene sadece bu iradesini erteleme imkânı tanımaktadır. İstihdamı korumak amacıyla getirilen düzenlemenin bütün ekonomik riski işçi üzerine bırakılmaktadır.
Bu düzenleme ile işverene herhangi bir ekonomik sorumluluk getirmeyen, işçiye kendisi ve ailesinin geçimi için gerekli asgari gelir güvencesini sağlamayan bir istihdam biçiminden işçinin ne tür bir çıkarının olacağı anlaşılamamaktadır.
3. Kısa Çalışma Ödeneği ve Daha Hafif Tedbirlere Başvurma İmkanı Varken, İşçilerin Doğrudan Ücretsiz İzne Çıkartılması Çalışanların Daha Fazla Mağdur Olmasına Neden Olacaktır.
İşverenlerin, kısa çalışma ödeneğinden faydalanma imkanları varken, kısa çalışma ödeneği başvuru süreçlerine dahi katlanmadan, hiçbir kriter ve sınırlama getirilmeksizin doğrudan doğruya işçileri ücretsiz izne çıkarma hakkının verilmesi halinde, işverenlerin bir kısmı hiçbir zahmete katlanmadan bu yolu tercih edecekleri açıktır. Bu durumda krizin bütün olumsuz sonuçları işçilere yüklenilmiş olacaktır.
Daha hafif tedbirlere başvurulmadan işçilerin doğrudan ücretsiz izne çıkartılması, kanundan beklenen amacı sağlamayacaktır.
Aksine, çok sayıda işçinin ücretsiz izne çıkartılması, yaşanan bu sıkıntılı dönemde yeni ve önemli sosyal sorunların ortaya çıkmasına neden olacaktır.
4. Ücretsiz İzin Düzenlemesi Çalışanlar Arasında Eşitsizliğe Neden Olacaktır.
Tasarı ile getirilmek istenen sistemle birlikte işçiler arasında yeni bir ayrım yapılarak iki sınıf işçi oluşmasına sebebiyet verilecektir.
Kısa çalışma ödeneğinden faydalanma hakkı olan işçiler daha yüksek nakdi destek alır iken, ücretsiz izne çıkartılanlar daha düşük nakdi destek alacaklardır.
Söz konu fark, hiçbir esaslı nedene dayanmamaktadır.
Bu nedenle, HAK-İŞ Konfederasyonu olarak çalışanların iş akitlerinin feshedilmemesi yasağına katılmakla birlikte fesih yasağının sonuçlarının ıslah edilmiş kısa çalışma ödeneği kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
5. Fesih Yasağı Süresince Ödenmesi Öngörülen Nakdi Destek Miktarı Yetersizdir.
4447 sayılı Kanuna eklenecek geçici 24. maddeyle; Fesih yasağı süresi boyunca günlük 39,24 TL nakdi ücret desteği verilmesi amaçlanmaktadır.
HAK-İŞ olarak, işçilere nakdi destek sağlanmasını olumlu buluyoruz. Ancak, kısa çalışma ödeneğine hak kazanamadığı için ücretsiz izne çıkarılacak işçilere yapılacak ödeme miktarını, işçilerin ve ailelerinin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak buluyoruz.
HAK-İŞ olarak; ücretsiz izin ve kısa çalışma ödeneği rakamlarının denkleştirilmesini, ücretsiz izine ayrılan işçiler için kısa çalışma ödeneğindeki gibi prime esas kazançlarının %60’ından az olmamak üzere bir ödeme yapılmasını talep ediyoruz.
Aksi takdirde, çalışanların içinde bulunduğumuz dönemde aynı gerekçeler ile işlerinden uzak kalması fakat farklı miktarlarda nakdi destek ödemesi alması başka bir eşitsizliği doğuracaktır.
6. Doğrudan Ücretsiz İzin Uygulaması Yerine Kısa Çalışma Ödeneğine Hak Kazanma Şartları Islah Edilmelidir.
A-İnceleme Süreçleri Hızlandırılmalıdır.
İçinde bulunduğumuz dönemde 200 binden fazla işveren 2 milyondan fazla çalışan adına kısa çalışma ödeneğine başvurmuştur. Burada en önemli sorun, başvuruların yoğunluğu nedeniyle inceleme süreçlerinin uzun sürmesi ve bu nedenle çalışanların mağduriyetinin giderilmesinin gecikecek olmasıdır.
Bilindiği üzere kısa çalışma ödeneğinden yararlanmak için işverenler tarafından yapılan başvurular on üç ayrı evreden geçmekte olup, süreç hızlı ve seri şekilde işlememektedir.
1- İşverenin İşkur Birimine e-posta yoluyla başvurusu
2- İşkur Biriminin başvuruları kayda alması
3- İşkur Biriminin kayda aldığı başvuruları inceleyip Bakanlığa kep kanalı ile göndermesi
4- Kep kanalıyla Bakanlık Destek Hizmetleri Başkanlığına düşen başvurunun Rehberlik ve Teftiş Grup Başkanlıklarına gönderilmesi
5- Rehberlik ve Teftiş Grup Başkanlıklarınca başvuruların otomasyon sistemine yüklenmesi
6- Otomasyon sisteminden başvuruların müfettişlere görev olarak verilmesi
7- Müfettişlerce inceleme yapılıp düzenlenen raporun sisteme bn yüklenmesi
8- Müfettişlerin düzenledikleri raporların kontrol edilmesi
9- Raporların Rehberlik ve Teftiş Grup Başkanlıklarınca İşkur Birimlerine kep kanalı ile göndermesi
10- Kep kanalıyla Bakanlık Destek Hizmetleri Başkanlığına düşen başvurunun İşkur Birimine gönderilmesi
11- İşkur Birimince uygunluk tespiti sonucunun işverenlere bildirilmesi ve işçilerin iban numaralarının e-posta yoluyla istenmesi
12- İşveren tarafından e-posta yoluyla gönderilen bilgilerin İşkur Birimince sisteme yüklenmesi
13- Sistem üzerinden T. İş Kurumu Genel Müdürlüğünce gerekli kontrollerin yapılarak işçilere ödemelerin yapılması
Yukarıda bahsi geçen incelemenin kısa bir sürede tamamlanması mümkün olmamaktadır. Bu çerçevede yeni taslak ile işverenler herhangi bir inceleme yapılmaksızın işçileri ücretsiz izne çıkartma haklarını kullanabilecektir.
Bu nedenle kısa çalışma ödeneğinden yararlandırma aşamasında yaşanmakta olan koşullar dikkate alınarak, uygunluk tespitinden vazgeçilmelidir. Bu şekilde yapılacak ödemelerde yersiz ve haksız bir ödemenin olduğu tespit edildiği takdirde, yersiz ve haksız ödeme ilgililerinden tahsil edilebilecektir. Bu işçiler tıpkı kısa çalışma ödeneğinde olduğu gibi işsizlik sigortası kapsamında bir ödeneğe hak kazanabilecektir.
Dolayısıyla getirilen düzenleme ile ülkede bir ekonomik krizin bütün işverenler için sabit olduğu ve dileyen işverenin bu ekonomik krize dayalı olarak işçilerini ücretsiz izne çıkartabileceği ve bu işçilerinde kurum tarafından sağlanacak ödeneklerden faydalanabileceği varsayımından hareket edilmektedir.
Mademki böyle bir varsayımdan hareket ediliyor, aynı varsayım kısa çalışma ödeneği uygulaması bakımından da kabul edilerek, bu dönem için yasal düzenleme ile uzun inceleme süreçleri ve uyguluk denetimi aranmamalı, başvuranlara doğrudan doğruya kısa çalışma ödeneğinden faydalanma imkanı sağlanmalıdır.
Ayrıca bu dönem içerisinde devlet tarafından faaliyeti durdurulan veya kısıtlanan işyerleri inceleme süreçleri ve uygunluk denetim aranmadan kısa çalışma ödeneğinden faydalandırılmalıdır.
Esasen getirilmek istenen sistemde, dileyen bütün işletmeler bu seçenekten faydalanma imkanına sahip olacaktır. Her iki sistem arasındaki tek fark işçilere ödenecek ödenek miktarından ibarettir. Bu uygulama gösteriyor ki söz konusu krizin bütün riski tamamen işçiye yüklenmektedir.
B-Asgari Sigortalılık ve Prim Şartı Kaldırılmalıdır.
Kısa çalışma ödeneğinden işçinin faydalanabilmesi için, Covid-19 etkisiyle yapılan kısa çalışma başvurularında, işçinin son 60 gün hizmet akdine tabi olmak kaydıyla son 3 yıl içinde 450 gün prim ödemiş olması gerekmektedir.
İçinde bulunduğumuz durumun olağanüstü ve geçici bir durum olduğu göz önüne alınarak bu süreçte sigortalılık ve prim gün sayısını sağlamayan çalışanların psikolojik ve sosyo-ekonomik durumlarının korunması adına hareket edilmelidir.
Kanunda aranan sigortalılık ve prim ödeme şartı aranmaksızın tüm çalışanların kısa çalışma ödeneğinden faydalanması sağlanmalıdır.
Kısa Çalışma ödeneğinin daha işlevsel hale getirilmesi için öncelikle uygunluk tespitinden vazgeçilmelidir. Ayrıca, başvuru şartları hafifletilmeli, bu döneme özgü olarak sadece işçinin çalışma olgusunun esas alındığı bir uygulama yapılmalıdır.
Kısa çalışma ödeneğinde inceleme kriterlerinin bu sürece özgü olarak kaldırılması ve kısa çalışma ödeneğinden tüm çalışanların yararlandırılması halinde işten çıkarmaların azalacağı, eşit ödeme yapılması halinde mağduriyetlerin daha fazla önüne geçilecektir.
7. Kısa Çalışma Ödeneğinden Yararlanan İşveren Tarafından, İşçilere Ayrıca Sağlanan Menfaatlerin Vergi ve Primlerden Muaf Tutulmasını Talep Ediyoruz.
Kısa çalışma ödeneği uygulamasına geçen bazı işyerlerinde işverenlerin iyi niyetli olarak çalışanlarına fiili bir çalışma karşılığı olmaksızın, kısa çalışma ödeneğinin üzerine bir takım nakdi ve ayni ödemeler yaptığı veya yapmak istediği görülmektedir. İyi niyetli işverenlerin, çalışanlara sağlayacakları bu tür menfaatlerin vergi ve sosyal güvenlik primlerinden istisna tutulması, tasarıda bu yönde bir düzenlemeye gidilmesi gerekir.
HAK-İŞ Konfederasyonu olarak;
Salgın döneminde, fesihlerin yasaklanmasını olumlu bir düzenleme olarak görüyoruz.
Fesih yasaklarına bağlanan sonuçlar bakımından taslağın ıslah edilerek, istihdamın kısa çalışma ödeneği kapsamında korunmasının gerektiğine inanıyoruz.
Bu amaçla kısa çalışma ödeneğinin işlevsel hale getirilmesi için iyileştirilerek başvuran bütün işletmelerin doğrudan bu ödenekten faydalandırılmasını, işçiler bakımından asgari sigortalılık süresi ve prim şartının kaldırılması gerektiğine inanıyoruz.
Kısa Çalışma ödeneğinin daha işlevsel hale getirilmesi için öncelikle uygunluk tespitinden vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyoruz.