Perinçek,
hükümetin başındaki isimlerin NATO ve AB konusundaki mesajlarını şöyle
yorumladı: “Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var. Ben yoğurdu hızlı yiyorum, Sayın
Tayyip Erdoğan ve Sayın Hulusi Akar, üfleyerek yiyorlar. Ama bütün dünya,
üçümüzün de yoğurt yediğini görüyor. O nedenle, Türkiye’ye diz çöktürmek
isteyen Batı, Erdoğan yönetimini diktatörlük, otoriterlik ve yayılmacılıkla
suçluyor. Dikkat ediniz, Sayın Cumhurbaşkanımıza, Saddam Hüseyin ve Kaddafi’ye
yönelttikleri suçlamaları yöneltiyorlar. Burada bir ferman var. Ama
başaramayacaklar.”
Perinçek,
Hülya Hökenek’in “Aşı olacak mısınız?” sorusu üzerine, “Amerikan aşısı
olacağım. Böylece bana yönelen saldırılar kesilecek.” dedi. Perinçek’in bu
yanıtı üzerine konuklar kahkahalarla güldü.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek,
Habertürk’te Hülya Hökenek’in sunduğu “Enine Boyuna” programında gündemi
değerlendirdi. 24. Dönem Milletvekili Sinan Oğan, Em. Büyükelçi Murat Bilhan,
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Özgür Tör, gazeteciler Nagehan Alçı ve İsmail
Saymaz’ın konuk olduğu programda, Türkiye’nin dış politikasında yaşadığı
sorunlar ele alındı. Perinçek, bu konuda şu tespitleri yaptı: “Uluslararası
düzendeki değişim, ‘çok kutuplu dünyaya geçiş’ olarak tarif ediliyor. Doğrudur,
şöyle de söylenebilir: Batı Uygarlığı, 500 yıllık bir yükselişten sonra inişte
ve Batı’daki tepelerin arkasından batıyor. Asya Uygarlığı ise yükseliyor, yeni
dünyanın gerçeği bu. Türkiye olarak, Asya Çağı’nda yerimizi alıyoruz. Sayın
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Birleşmiş Milletler (BM) kürsüsünden ‘Tarihin sarkacı
Asya’ya kayıyor, Yeniden Asya girişimimizle ilişkilerimize yeni bir dinamizm
kazandıracağız.’ diyerek bu konumlanmayı ilan etti.
TÜRKİYE,
AVRUPA KARŞISINDA NE YAPMALI?
Perinçek, Türkiye’nin AB karşısında nasıl bir
siyaset izlemesi gerektiğini şu ifadelerle anlattı: “Bizim, Avrupa ile
ilişkilerimizi berraklaştırmamız lazım. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın
Merkel'le konuşması önemli. Merkel'in Almanya’sı yüzünü doğuya çevirdi, Çin ile
olan ekonomik ilişkileri ekseninde siyasetlerini geliştiriyor. Yine Kuzey Akım
projesi üzerinden Rusya ile stratejik bağlar kurdu. Ancak Almanya içerisinde
iki tane Almanya var. İkinci Almanya’nın yüzü ise Atlantik’e bakıyor. ABD’ye
bağımlı siyasetleri savunuyor. İşte o
Almanya, firkateyniyle gelip, bizim Türk ticaret gemimize korsanlık yapıyor,
silahlı bir baskında bulunuyor.”
“ABD’nin baskı yaptığı, ekonomik açıdan tehditler
yükselttiği Almanya’nın güçlenmesinden yana olmalı ve bu yönde siyasetler
üretmeliyiz. Doğuya bakan Almanya’yla ilişkilerimizi geliştirmek gerekiyor. Bu
demek oluyor ki, Almanya içerisindeki ABD’yle de mücadele etmeliyiz. Avrupa’nın
yek pare olmadığını Macaristan’ın duruşu da gösteriyor. Macaristan da Türkiye
lehine kararlı tavırlar alabiliyor. Fransa konusuna gelince… Fransa’yı
Almanya'dan ayrı tutmamız lazım. Fransa, ABD ve İsrail’le ittifak halinde, bize
karşı doğrudan düşmanca bir tavır içinde.”
“AB’YE
GİRELİM” SİYASETİNİN YANLIŞLIĞI
Türkiye’nin, AB siyasetinde tavrını netleştirmesi
gerektiğini belirten Perinçek, şunları söyledi: “Doğru siyaset, Avrupa’yı
toptan karşımıza almak değil, onu içinde ABD’den ayrışan ülkelerle ilişkileri
ilerletmeyi sağlamak olmalı. Türkiye, Rusya ve Çin’le işbirliği yapan Avrupa
bize lazım. Ancak AB’ye girmeyi savunmaksa yanlış. Birincisi, bizim AB’ye girme
ihtimalimiz yok. İkincisi AB’ye girdiğimiz zaman, egemenliğimizi Brüksel’e yani
Avrupa’ya teslim ediyorsunuz. AB’ye girerken sizi arıyorlar ve diyorlar ki: ‘Cebinden
ordunu çıkar ve bırak, Ermeni soykırımı yalanını tanı, neoliberal ekonomiye
teslim ol ve Kürdistan’a özerklik ver.’ Müzakerelerde önümüze yazılı olarak
konulan şartlar, bunlar. Bu şartlar kabul edilemeyeceğine göre, ‘AB’ye gireceğiz’
demek vahim bir hata.”
ERDOĞAN
VE AKAR’IN SÖZLERİNİ YORUMLADI
Perinçek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AB’yle
ilişkiler konusundaki mesajları ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın
“S-400’ler için bir strateji amacını gütmedikleri” ifadesi hakkındaki soruya şu
yanıtı verdi: “Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var. Ben yoğurdu hızlı yiyorum,
Sayın Tayyip Erdoğan ve Sayın Hulusi Akar üfleyerek yiyorlar. Ama bütün dünya
üçümüzün de yoğurt yediğini görüyor. Burada yoğurt yemekle neyi kastediyoruz?
İstediğimiz kadar tartışalım, ABD’de, Almanya’da, Fransa’da, İtalya’da
yazılanları okuyalım. Türkiye’ye diz çöktürmek isteyen Batı, Erdoğan yönetimini
diktatörlük, otoriterlik ve yayılmacılıkla suçluyor. Dikkat ediniz, Sayın
Cumhurbaşkanımıza Saddam Hüseyin ve Kaddafi’ye yönelttikleri suçlamaları
yöneltiyorlar. Burada bir ferman var. Ama başaramayacaklar. Türkiye, Atlantik
tehditlerine karşı bir mevzilenme içine girmiştir.”
S
– 400’LER BİR SİLAH TARTIŞMASI MI?
Perinçek, S-400’lerin bir strateji tercihi olduğunu
şöyle açıkladı: “Türkiye, güvenliğini hangi mevzide sağlayacağı konusunda
çeşitli tecrübelerden geçti. Geçmişteki bocalamaları atlattığı bir döneme
girdi. Bu yüzden, NATO silah sistemleri içerisinde, Türkiye için bir savunma
şansı yok. Onun için S-400 bir silah seçimi değil, bir strateji seçimidir.
S-400’ü aldığın zaman Türkiye’ye yönelik tehdidin ABD ve İsrail merkezli
olduğunu saptamış oluyor; tehdidi bertaraf edecek bir silah sistemine yöneliyorsunuz.
Bu olay şuna benziyor, 1. Dünya savaşı öncesi, biz İngilizlere muhrip
ısmarlamış ve parasını da yatırmıştık. İngilizler, tam savasın eşiğindeyken,
bize o muhripleri vermediler. Biz de kalktık, Yavuz ve Midilli zırhlılarını,
Almanlardan aldık. Çünkü ortada bir saflaşma var. Osmanlı’yı parçalamak isteyen
merkez sana zırhlı vermez. O savaşta bizim yerimiz Almanya’nın yanıydı ve o
safta savaşa girdik. Zırhlıları
da doğal olarak onlardan aldık.”
KKTC’Yİ
KİM TANIR?
“RUSYA,
KKTC’Yİ TANIMA SÜRECİNE GİRMİŞTİR”
“Doğu Akdeniz odaklı bir güvenlik stratejisi
oluşturmamız lazım” diyen Perinçek konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Zihinleri
açacak bir soru soruyorum. ABD, KKTC’yi
tanır mı? Yunanistan KKTC’yi tanır mı? Fransa KKTC’yi tanır mı? İtalya,
Almanya, Norveç, Belçika, Hollanda gibi diğer Batı ülkeleri? Tanıma ihtimalleri
sıfır.
Peki, Abhazya tanır mı? Vatan Partisi olarak, geçen sene
Aralık ayında, Abhazya Meclisi’yle bir protokol imzaladık. Abhazya, KKTC’yi
tanıyacağını o protokolle ifade etti. Şimdi de Abhazya, KKTC’yi ziyaret edecek.
Önümüzdeki günlerde bu ziyaret yapılacak. Ortak bildiri olarak ‘KKTC ve Abhazya
tanınacaktır’ diye madde var. Bu önerinin arkasında kim var? Rusya. Buradan
Rusya’nın KKTC’yi tanıma sürecine girdiğini belirtiyorum. KKTC’yle ilgili soruları
niçin soruyorum? KKTC’yi tanımayacak olanlar, ABD, Fransa, Almanya, İtalya yani
NATO ülkeleri, Doğu Akdeniz’de karşımızda. Bizimse bunun karşısına, kendi öz
gücümüzün ötesinde caydırıcı bir güç yığmamız şart. O caydırıcı güç, ittifak
potansiyeliyle sağlanır. İttifak yapılacaklarımızı belirlerken de olgulara
bakıyoruz. KKTC’yi tanıma potansiyeli olanlara, yani dostlarımıza bu nedenle
dikkat çekiyoruz.”
TÜRKİYE’NİN
BAŞARILARI VE
‘NASIL
BİR STRATEJİ?’ SORUSUNA YANIT
“Bunun yanında meseleye, geçmişteki başarılarımız
üzerinden bakmak da çözümü gösteriyor. ABD ve İsrail, 2017 sonbaharında Irak’ın
kuzeyinde sözde Kürdistan’ı, 2. İsrail devletini ilan etmeye kalktı. Türkiye
İran, Irak, Suriye, Rusya birleşti ve bu planı bozguna uğrattı. Aslında
bölgesel bir model oluştu. ABD ve İsrail’e karşı bir model. Strateji böyle
kurulur. Bu model, Karabağ’da da zaferi getirdi. Azerbaycan; Türkiye, Rusya ve hatta İran’ın da dolaylı
desteğiyle vatan topraklarını kurtardı. Bölgede kalıcı barış ve dostluğun
anahtarı burada. Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Erdoğan; Türkiye, Rusya, İran,
Azerbaycan, Gürcistan ve kabul ederse Ermenistan’dan oluşacak bir “Altılı
Platform” önerdi. “Türkiye dostlarını azaltıp, düşmanlarını artırıyor’ deniyor.
Düşmanlarımız çoğaltılarak İsrail projesi engellenebilir miydi? Azerbaycan
toprakları kurtarılabilir miydi?”
“AMERİKAN
AŞISI OLACAĞIM”
Perinçek, Hülya Hökenek’in “Aşı olacak mısınız?” sorusu
üzerine “Amerikan aşısı olacağım. Böylece bana yönelen saldırılar kesilecek.”
dedi. Perinçek’in bu yanıtı üzerine konuklar kahkahalarla güldü.
VATAN PARTİSİ
BASIN BÜROSU