AKP'nin salgının başından beri halk sağlığını hiçe sayan
politikalarından bahsederek açılışı yapan Okuyan, bu sorumsuzluğun bedelini
yine halkın ödediğini ve çok sayıda restoran, bar, kafe emekçisinin önümüzdeki
süreçte işsiz kalacağını söyledi.
Okuyan sözlerine şöyle devam etti:
"Uzun bir süredir zaten zor ayakta kalabilen küçük
işletmelerin bir bölümü kapandı ve çok sayıda emekçi işsiz kaldı. Kapanmayanlar
son bir umutla açılma sürecine girdi, şimdi tekrar bir kapanmayla karşı karşıya
kaldılar. Bu sektördeki emekçiler de dönemsel planlar yapıyorlar ve şehir
değiştiriyorlar. Bu planda da büyük bir sıkıntı yaşanacak. Varsayalım ki
haklılar, hesapsız yapılan açılma sonrasında vakalarda artış var doğru ama öte
yandan bu tür kapanmalarda mutlak bir telafi gerekiyor, patronlara değil,
emekçilere. AKP Genel Başkanı'nın yaptığı açıklamada yarım yamalak destek
açıklaması vardı, bunun ne olduğunu bilmiyoruz, bu bir yıllık süreçte
emekçileri düşünen bir adımları olmadı. Türkiye'de şu anda hizmet sektöründe
çalışanlara doğrudan yardım yapılması gerekiyor. İnsanlar korkunç bir şekilde
borçlanmış durumda. Kısa çalışmanın da yeterli olmadığı ortadaydı."
Sermayeye aktarılan kaynaklara dikkat çeken TKP Genel
Sekreteri, bu kaynakların emekçilere yapılacak yardımlarla kıyaslandığında
önemli sayılabilecek bir yük olmadığını savundu. Devletin aldığı kararların
sonuçlarını telafi etmekle yükümlü olduğunu vurgulayan Okuyan, bu kararın
sonuçlarını da gözetmelerinin zorunlu olduğunu söyledi. Maske takma zorunluluğu
olmasına rağmen, halka ücretsiz dağıtım dahi yapamayan iktidarı eleştiren
Okuyan, "bu işi de patronlar kârlarını artırsın diye onlara
bıraktılar" dedi.
'Lebaleb kongreleriyle virüsü yaydılar'
Ramazan'da başlayacak yeni kapanma kararıyla ilgili ise
Okuyan şunları söyledi:
"İktidarın Ramazan'da bir kapanmaya gideceğini
biliyorduk, bunu herkes konuşuyordu. Bu fırsatları kaçırmayan bir iktidar var.
Bir takvim yapmışlar, MHP-AKP kongreleri vardı. O kentlerde kongrelerden sonra
istatistikler gayet açık, vaka sayıları arttı. AKP kongre yaptıkça virüsü
yaydı. Bunu bir de övdüler, "lebalep" kongrelerle virüsü yaydılar.
Bizi ilgilendirdiği için biliyorduk, 1 Mayıs'ı içine alacak bir kapanma
düşündüklerini tahmin ediyorduk. Başka hesapları da var. Yıllardır ramazan
ayında böyle bir niyetleri vardı, nasıl kısıtlarız? Oruç tutanlar sokakta
birilerinin yemesinden içmesinden rahatsız oluyor diyorlardı, fırsat olarak
gördüler. Bazı mekanların el değiştirmesi için fırsat gözetiyorlardı. İçkili mekanların
kapanması kendiliğinden oluyor şu anda, kapanıyorlar kriz dolayısıyla. Kritik
mekanların ev sahipleriyle konuşup başka sektörlere geçmesi için görüşüyorlar.
AKP'nin böyle bir ajandası var, meşru görmüyorlar başka türlü bir yaşamı.
Türkiye'de inancı olan insanlara baskı yok, Türkiye'de hiçbir zaman gerçek
laikler iktidar olmadı. Türkiye'de devrimciler, emekçi sınıflar hiç iktidar
olmadı. Şu anda insanların yaşamlarına dönük ciddi bir müdahale var. Kapanma
planlamasını ayarladılar, göz yumdular bir ay boyunca vakaların artması için.
Altını çiziyorum, göz yumdular bu süreçte bir kapanmayı denk getirmek için. Son
derece kontrolsüz bir açılma yaptılar, AKP-MHP kongrelerini yapıyor ve şimdi
kapatmıyorlar, Ramazan'da kapatıyorlar ve meydan okuyorlar, Ramazan'da
kapatırız diye."
'Tamamen ideolojik bir karar aldılar'
Tamamen ideolojik bir karar alındığını söyleyen Okuyan, bu
kararı salgının artışıyla ilişkilendirmenin hiçbir anlamı olmadığını belirtti.
Muhalefetin salgının başladığı andaki tutumunu da eleştiren
Okuyan, tam kapanma talebini onların da dile getiremediğini, çünkü onların da
sermaye sınıfına çomak sokmak istemediklerini iddia etti. Okuyan muhalefetin en
büyük hatayı aşı meselesinde yaptığını söyledi ve bugün gelinen noktada
aşıların etkisi arasında önemli bir fark olmadığını ama muhalefetin 'bizim payımıza üçüncü sınıf aşı düştü'
diyerek karşı propaganda yaptığını ve bu söylemin de aşı olma oranını
düşürdüğünü söyledi.
'Sağlık sınıfsal bir olay'
Virüsün sınıfsal boyutuna dikkat çeken Okuyan, bu gözden
kaçırıldığında saçmalamanın kaçınılmaz olduğunu ifade etti.
Okuyan sözlerine şöyle devam etti:
"Sağlık sınıfsal bir olay. Aşıyı da yüzlerine gözlerine
bulaştırdılar. Birbirlerine girdiler, AB dağıldı, aşı milliyetçiliği diye
kodlanıyor ama adlı adınca kapitalizm budur. Kapitalizm insan sağlığını
koruyamıyor, insanları yoksullaştırıyor, işsiz bırakıyor. Bu kapanmada
ideolojik davranışlara karşı gıklarını çıkaramıyorlar. Türkiye muhafazakar,
bizim bu kitleyi ürkütmememiz gerekiyor diyorlar. Ama bu doğru da değil.
Türkiye neyse o, AKP Türkiye'yi geriye götürüyor, dincileştiriyor ama
dincilerin sayısı artmıyor.
1 Mayıs açıklaması: Gereken yanıtı veririz
TKP Genel Sekreteri yeni kararlar doğrultusunda yasaklanan 1
Mayıs konusunda da açıklama yaptı. Okuyan'ın açıklaması şu şekilde:
"Bu kararı bekliyorduk. Geçen yıl salgının ilk
aylarıydı, biraz daha sorumluluk duygusuyla hareket ediyorduk, bu AKP'yle
ilgili değildi. Gelinen noktada karşımızda salgını kendi için kullanan bir
iktidar var, biz de salak değiliz, boyun eğmeyiz. İstedikleri gibi 'açıyoruz,
kapatıyoruz'u kimse kabullenmek zorunda değil. Bunun sadece TKP'nin yaklaşımı
olduğunu düşünmüyorum. AKP bu virüsü kendi çıkarları için kullanmaya karar
verdiyse biz de buna gereken yanıtı veririz. Devrimci insanlar akılla ve
sorumlulukla hareket eder. Bu demek değil ki, 2021 1 Mayıs'ında eve tıkılacak
insanlar. İktidarın tasarrufuyla,kararıyla bu halkın koyun gibi güdüleceğini
zannediyorlarsa, yanılıyorlar."
'Siyasi iktidarın ahlaktan, erdemden anladığı, kendi
gemilerini yürütmek'
AKP'li Kürşat Ayvatoğlu meselesiyle ilgili ise Okuyan
şunları söyledi:
"Kürşat Ayvatoğlu buz dağının görünen kısmı, bunlardan
çok var. Birkaç tane ballı ihale kapıp hızla yükselen çok kişi var. Bunlara AKP
zenginleri diyorlar. Bu arkadaşın başına yol kazası gelmiş belli ki. Yarın
'benim gibi çok kişi var, niye benim üstüme geliyorlar' derse haklı olur. Bizim
her örneğin üzerine gitmemiz, kanıksamamamız lazım. Tek bir kişiye odaklanırsak
hata yapmış oluruz. Bu siyasi iktidarın ahlaktan, erdemden anladığı, kendi gemilerini
yürütmek için hazırladığı kılıflar demek. Pudra şekerleri siyasi iktidarın
bayağı yatkın olduğu bir tabloya işaret ediyor."