Hatırlamak ve hatırlatmak zorundayız ki bu patlama işyerinde
yaşanan ilk vaka değil. Bundan önce gerçekleşen olaylarda;
1 Eylül 2007: Çoşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nın barut
üretiminde kullanılmak üzere kömür öğütülen bölümde kıvılcımdan kaynaklanan bir
patlama oldu. Patlamada 1 işçi yaralandı.
21 Mayıs 2009: Çoşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nın maytap
imalathanesi bölümünde patlama meydana geldi. Üzeri açık tente ile çevrili
olduğu belirtilen imalathanedeki patlamada 3 işçi yaralandı.
29 Eylül 2009: Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nda meydana
gelen patlamada 1 işçi öldü, 1 işçi yaralandı. Yangına maytap fitillerinin
kurumadan kesilmesi sebep oldu.
17 Ağustos 2009: Çoşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nda Ramazan
topları için patlayıcı üretilen laboratuar bölümünde patlama meydana geldi.
Üretim tesisindeki binaları yerle bir eden patlamada 1 işçi hayatını kaybetti,
33 işçi yaralandı.
11 Şubat 2011'deki patlamada bir çocuk annesi 33 yaşındaki
işçi Hediye Hallaç hayatını kaybetmiş ve 10 işçi yaralanmıştı...
30 Haziran 2013: Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası'nın
laboratuvar bölümündeki patlama sonucu yarı mamul deposuna sıçrayan alevler
büyük bir patlamaya neden oldu: 15 işçi yaralandı
14 Aralık 2014'te fabrikada gerçekleşen patlamada 38
yaşındaki işçi Yılmaz Şapoğlu hayatını kaybetmişti...
27 Ocak 2018'de Niğde'deki fabrikada gerçekleşen patlamada
32 yaşındaki işçiler Muharrem Alkan ve İlyas Ünlü hayatlarını kaybetmişlerdi...
Gerçekleşen facianın akabinde; yetkililerin arama kurtarma
için devletin tüm olanakları ile seferber olduğunu belirttiğini; işyeri
sahibinin, yaşanan katliamdan dolayı ne kadar üzgün olduğunu söylediğini ve üye
olduğu, iktidara yakın işveren kuruluşunun, olay gerçekleşir gerçekleşmez
işyeri sahibi ile dayanışma için ilimize geldiğini herkes gibi bizler de
basından takip ettik.
Tüm bu gelişmeler ışığında öncelikle hatırlatmak zorundayız
ki ülkeyi yönetenlerin, yerel yönetimlerin ve mülki idarecilerin öncelikli
görevi, bu işyerlerini yasaların kendilerine zorunlu kıldığı şekilde denetlemek
ve bu tür faciaların yaşanmasını önlemektir. Yaşanan olay sonrası gerçekleşen
özverili arama kurtarma faaliyetleri kendilerini bu sorumluluktan muaf tutmaz.
Yine işyeri sahipleri “Büyük Kazaların Önlenmesi ve
Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmeliğin” ‘İşletmecinin Genel Yükümlülüğü’
bölümünde açıkça belirtildiği gibi, gerçekleşmesi muhtemel büyük kazaları
önlemek için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Aynı yönetmeliğin 4.
Maddesi gereği işletme sahibi kuruluş dışındaki uzman ve kuruluşlardan hizmet
alsa dahi bu işletmenin sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır.
Bu bilgiler ışığında şu sorular kamuoyu nezdinde
cevaplanmayı beklemektedir;
-Düzenli denetimleri yapıldığı söylenen işyerinde kaza
sonrası çıplak gözle dahi tespit edilebilen depolar arası mesafenin normalden
az olması, yine depo yüksekliğinin yetersizliği ve koruma duvarlarının
yetersizliği nasıl olmuş da tespit edilememiştir?
-Basına yansıyan yasal sorumlu kişi ile yasal ehliyeti
olmadığı halde süreci fiilen yöneten kişinin farklı olduğu iddiaları gerçek
midir?
-Pandemi nedeniyle yapılamayan etkinlikler nedeniyle
depolarda bulunan tehlikeli madde miktarının yasal sınırların çok üstünde
olduğu ve artan hava sıcaklığı nedeniyle bu maddelerin normalden fazla
ısındığının işçiler tarafından fark edilerek yöneticilerin uyarıldığı iddiası
doğru mudur?
Bu sorularla beraber daha önce aynı işletmede benzer
faciaların gerçekleşmesine rağmen, çıplak gözle dahi fark edilebilen
tedbirlerinin alınmamış olması ve süreçle ilişkili soruşturma henüz
tamamlanmamışken yöneticilerin ‘denetim eksikliği olmadığı’ açıklamaları
soruşturma sürecine dair kamuoyunda soru işaretlerinin oluşmasına neden
olmaktadır.
Yaşanan facianın bir daha tekrarlanmaması için soruşturma
etkin bir biçimde yürütülmeli, patlama bölgesinde meslek odalarının inceme
yaparak uzman görüşlerini sunmaları sağlanmalıdır. Biz Sakarya Kent Çalışma
Derneği olarak adaletin yerini bulması ve benzer iş cinayetlerinin bir daha
yaşanmaması için hem soruşturma sürecinin hem de hukuki sürecin yakın takipçisi
olacağız.
Bu vesile ile 2014 yılında hayatını kaybeden Yılmaz
Şapoğlu’nun ailesinin uzlaşmaya razı olmaması sonucu, işletme tarafından,
patlamada işyerinin zarara uğradığı gerekçesi ile açılan 1milyon 200bin tl’lik
tazminat davası ile karşı karşıya kaldığını üzülerek basından öğrendik. Patlamadan
zarar görenler için haklarını aramaları konusunda caydırıcı bir örnek teşkil
eden dava sürecinin bundan sonraki aşamalarında Şapoğlu ailesi ile dayanışma
içinde olacağımızı ifade ediyoruz.
Benzer bir dayanışmayı üye Avukat arkadaşlarımız başta olmak
üzere tüm üyelerimizle, patlamada yakınlarını kaybeden ailelerin Adalet
arayışında göstereceğimizi ve kendilerini yalnız bırakmayacağımızı kamuoyu ile
paylaşıyor, başta yerel basınımız olmak üzere Sakarya kamuoyuna bu tür vakaların
tekrarlanmaması için konunun unutturulmasına izin vermemeye çağırıyoruz.
Son olarak iş cinayetlerinde ölen işçilerin % 98’inin
sendikasız olduğu gerçeğini hatırlatarak, ülkeyi yönetenlerin işçilerin
sendikalaşması önündeki yasal ve fiili engelleri bir an önce kaldırması çağrısında
bulunuyoruz. Bu yapılmadığı sürece facia sonrası yapacakları her açıklamanın
samimiyeti tarafımızca sorgulanacaktır.
Bizler Sakarya’nın doğal varlıklarını ve bu kentte emeği ile
geçinen her yurttaşın sosyal haklarını korumaya, onlarla dayanışmaya devam
edeceğiz.
Sakarya Kent Çalışma Derneği